Birkaç gün seri halinde sigorta konusunu kaleme almak istiyorum.Öyle kisigorta konusunda çalışma yapan ve genel kabul görmüş bilginlerin, bireysel ve kurumsal müspet veya menfi görüşlerini ana esaslarıyla okuyucularımın takdirlerine arz etmeye çalışacağım.
1.Muhammed b. Emin İBN ABİDİN (1252/1836)
Sigorta hakkında İslâm hukukunun klasik kaynaklarında ilk olarak görüş beyan eden İbnÂbidin’dir. İbnÂbidin, sigorta sahibi dediği sigortacı ile yapılan sigorta sözleşmesinin, İslâm ülkesinde yapılması ile yabancı ülkede yapılması durumlarını birbirinden ayırıyor.
İbnÂbidin’e göre, İslâmî hükümlerin tatbik edildiği İslâm ülkesinde yapılan sigorta sözleşmesinin, sigorta bedelini almak câiz değildir. Eğer sigorta sözleşmesi yabancı ülkede yapılmış olur da sigorta sahibi, İslâm ülkesinde oturan tâcire, zâyi olan malının bedelini gönderirse bu takdirde onu almak câiz olur. Çünkü bu, aldatma ve hıyanet bulunmaksızın harbinin malını, rızasıyla almaktan ibarettir.
İslâm ülkesinde yapılmış fâsit bir sözleşme değildir ki, bizim hükümlerimize tâbi olsun demektedir. Buna göre yabancı memlekette bulunan sigortacıyla, bir Müslüman’ın orada sözleşme yapması, riziko gerçekleşince İslâm ülkesindeki sigortacının vekilinden sigorta bedelini alması câiz görülmüştür. Bu husus da, İmam-ı Azam ve İmamı Muhammed’e göre, gayri Müslim’le yabancı ülkede fâiz gibi fâsid sözleşmeler yapılması câiz görülen ictihadî temele dayandırılmıştır.
Diğer üç mezhep âlimleri Şâfî, Mâlikî, Hanbelî ve Hanefi mezhebinden Ebu Yusuf’a göre ise, bahsi geçen bütün muameleler İslâm ülkesinde olduğu gibi yabancı ülkede de câiz değildir. Bu görüşü savunanlar, fâiz yasağı ile ilgili ayet ve hadislerin mutlak ifadelerini esas almakta, ülke ayrılığının bu konuda bir tesirinin bulunmadığını ileri sürmektedirler.İbnÂbidin ve onu takip edenlerin sigorta sözleşmesi hususunda bahsi geçen bu içtihatlardan hareket ettikleri anlaşılmaktadır.
Bugün devletlerin karşılıklı ilişkilerde barışı esas kabul etmeleri, ayrıca fâiz alan kimsenin ferdi planda kârlı görünmesine karşılık, mevcut iktisâdî şartlar ve ilişkiler çerçevesinde fâizi veren kurum ve ülkenin sonuçta kazançlı çıkması göz önüne alındığında çoğunluğun görüşüne göre hareket etmenin daha isabetli ve ihtiyata uygun olacağı anlaşılır. Ayrıca sigortalının, rizoko gerçekleşmediği takdirde vermiş olduğu meblağın durumu bu mantıkla önemlidir.
2. Muhammed Bahîtü’l-Mûtî (1932/1351)
İbnÂbidin’den sonra sigorta mevzuunun en eski araştırıcısı Mısır Müftüsü Hanefi, Şeyh Muhammed Bahîtü’l-Mûtî olup, Osmanlılar zamanında Anadolu’dan kendisine bu mevzuda bir fetva sorulmuş o da buna bir “Risâle” ile cevap vermiştir.Bu risale ” Ahkâmü’s- Sigorta” başlığı adı altında olup yedi sayfadan ibarettir. Allâme Muhammed Bahîtü’l-Mûtî’ninverdiği fetvadanda,İbnÂbidin’in yolunu takip etmiş olduğu anlaşılmaktadır.
2.Şeyhülislâm Musa Kazım Efendi (1858/1918)
Hasan Rıfat adındaki zatın sigortanın câiz olup olmadığı hakkındaki dilekçesine fetvâ makamının cevabı yazısı aynen alıntı yapılmış ve şöyledir:
“Bu husus hakkında mukaddema Mahmut Celaleddin mührünü hâvi 22 Teşrini evvel 1327 (Rumi) tarihli istidaya 22 Zilkade 1329 tarihinde havale buyurulan işbu arzuhal mütalaa olundu. “Derunu arzuhalde muharrer akdi mezkur dârı İslâm’da olmayıp da berveçhimeşruh, memâlikiecnebiyede kain bir sigorta şirketi ile icra edildiği takdirde, şirketi mezkure rızasıyla vereceği ziyadeyi yani maksudun aleyh sigorta bedeli ne miktar meblağ ise o meblağın gerek akidi mezbur ve gerek veresesi tarafından ahzı helal olur deyu tahrir kılınmıştır ol bab da emr-ü ferman Hazreti menlehülemrindir.Takdim ve İtası: 2 Zilhicce 1331.
İslâm ülkesinde sigortaya cevaz vermemekte ancak yabancı ülkede ve yabancı sigortacı ile yapılan sigorta sözleşmesini ve bundan doğacak tazminatın alınmasını câiz görmektedir. Fetvâ kararından görüleceği üzere, şeyhülislam Musa Kazım Efendinin de İbn Abidin’in yolunu takip etmiş olduğu anlaşılmaktadır.
3.Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi (1866/1954)
Daha sonra Osmanlı şeyhülislâmı Musa Kazım Efendiden sekiz sene sonra şeyhülislâm makamına gelen Mustafa Sabri Efendi, “ücretli sigortayı” kumar ve fâizle ilgisi sebebiyle câiz görmemiş, karşılıklı sigorta ile ticâri sigortanın birleşmesinden ibaret yeni bir sigorta sistemi önermiştir. Mustafa Sabri Efendi, sigorta mevzuundaki fikirlerini 1911 yılında, “Cemiyet-i İlmiyye” tarafından çıkartılan “Beyânü’l Hak” isimli mecmuasında “Din-i İslâm’da Hedef-i Münâkaşa Olan Mesâilden” adlı makalesini neşretmiştir.Mecmuanın iki sayısında devam eden bu makale, tespitlerimize göre bir Türk ilim adamı tarafından İslâm hukuku açısından sigorta hakkında yazılmış ilk makaledir. Bu makalede Mustafa Sabri ilke olarak sigortaya karşı olmayıp, ancak, İslâm toplumunun kültürüne uygun olmadığı ve sigortanın haksız kazanç ve sû-i istimâle yer verilebileceğinden hareketle bu karara vardığı anlaşılmaktadır.Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi de İbnAbidin’in yolunu takip ettiği anlaşılmaktadır. Geleneğe harfiyenuyms gayretlerini görmekteyiz. Diğer İslam bilginlerinin konu hakkındaki görüşlerini bir sonraki yazımda ele alacağım. Saygılarımla